TR
  • English
  • Türkçe
  • العربية
  • Deutsch
  • русский язык
  • українська
  • Français
  • español, castellano
  • gör

    Ağrı

    Nuh Peygamber’in ayak bastığı, insanlığın ikinci doğum yeri ve sayısız efsanenin kaynağı Ağrı Dağı’nın yanı sıra tarihin en eski uygarlıklarından Urartular’dan günümüze ulaşan kalıntıları, ziyaretçilerini Şark’ın masalsı dünyasına taşıyan İshak Paşa Sarayı başta olmak üzere paha biçilmez doğal ve tarihî güzellikleriyle; Ağrı görülmesi gereken bir şehirdir.

    Doğubayazıt

    Gürbulak Sınır Kapısı’nın bulunduğu ilçe aynı zamanda Ağrı’yı ziyaret edenlerin en önemli uğrak noktalarından biridir. Ağrı Dağı’nın ve Meteor Çukuru’nun bulunduğu ilçe, bölgenin dört önemli tarihi değeri İshak Paşa Sarayı, Doğubayazıt Kalesi (Urartu Kalesi), Eski Bayazıt Cami ve Ahmed-i Hani Türbesi’ne de ev sahipliği yapar. Birbirlerine tek kadraja sığacak kadar yakın mesafede bulunan tarihî mirasların bulundukları konuma Ağrı Dağı’nı da koyabilmek için Doğubayazıt’tan Saray’a bakmanız yeterlidir.  

    Ağrı Dağı

    5137 metre yüksekliğiyle hem Türkiye'nin hem de Avrupa'nın en yüksek noktasıdır. Eski Ahit'te de adı geçen dağ hakkında ayrıca pek çok efsane bulunmaktadır. Marco Polo'nun "hiçbir zaman çıkılamayacak" diye bahsettiği zirveye ilk tırmanış 9 Ekim 1829 tarihinde Prof. Frederik Von Parot tarafından gerçekleştirilmiştir. Zirvesinde kalıcı buzullar bulunan dağa her yıl düzenli tırmanışlar yapılır.

    Küçük Ağrı Dağı ve Serdarbulak Yaylası, Ağrı Dağı'nın doğu tarafında yer alır. Dağa en yakın yerleşim merkezi Doğubayazıt’tır. 

    İshak Paşa Sarayı

    Bölgedeki en önemli Osmanlı eseri olan ihtişamlı saray, Doğubayazıt’a hâkim bir tepe üzerinde bulunur ve yörenin en fazla ziyaretçi çeken noktalarının başında gelir. Doğubayazıt ilçe merkezine beş km mesafededir. 7,600 metrekare alana yayılan sarayın mimarisinde Selçuklu, Fars ve Osmanlı etkileri gözlenir. Bilhassa süslemeleri ve kabartmalarıyla dikkati çeken saray; Topkapı Sarayı örnek alınarak inşa edilmiş ve yaklaşık 200 yıl boyunca bölgenin yönetim merkezi olarak kullanılmıştır. Saray, 366 odasının yanında harem dairesi, selamlık, avlu, cami, türbe, aşevi, mutfak, hamam, divanhane, medrese, yönetim odaları ve zindan gibi bölümlerden oluşur. 

    Doğubayazıt Kalesi (Urartu Kalesi)

    Doğubayazıt’ın beş kilometre doğusunda, Eski Bayazıt’ın kuzeydoğusundaki Belleburç denilen yerde bulunmaktadır. Kim tarafından inşa edildiği bilinmeyen kale çeşitli uygarlıklar tarafından kullanılmış ve genişletilmiştir. Günümüzde restorasyona ihtiyaç duysa da kayalıkların üzerindeki konumu kalenin ihtişamını yansıtmaktadır. Kalenin içerisinde Urartu Kaya Mezarları ile antik dönemlere ait mimari kalıntılar yer alır. Kalenin orta bölümünde mağaralar ve bir mabet kalıntısı vardır. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de kullanılan Kale, Urartu Kalesi olarak da bilinir.

    Eski Beyazid Cami 

    Bölgenin 1514 yılında Çaldıran Savaşı ile Osmanlı topraklarına katılmasının ardından Doğubayazıt Kalesi’nin yanında inşa edilen cami, I. Selim dönemine aittir. Merkezî kubbeli ve tek minarelidir. Caminin yer aldığı yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve terasın üzerine bu cami inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan cami sade bir mimariye sahiptir ve Doğubayazıt’taki en eski camidir. Cami-i Gevher Digar ya da Şafii Cami adıyla da bilinir.

    Ahmed-i Hani Türbesi

    Özellikle Zin û Mim adlı eseriyle bilinen 17. asırda yaşamış Kürt edebiyatçı, astronom, şair, tarihçi ve İslam âlimi Ahmed-i Hani adına yapılan türbenin yanında bir de cami bulunur. Çok sayıda ziyaretçi çeken Türbe, Doğubayazıt'a sekiz kilometre mesafededir. 

    Nuh'un Gemisi’nin İzi 

    Burası, Türkiye-İran transit yoluna 3,5 km uzaklıkta, Ağrı Dağı'nın güneyinde, Telçeker Köyü ile Meşar Köyü arasında yer alan ve geminin karaya oturduğuna inanılan yerdir.

    Kutsal metinlere göre Büyük Tufan'dan sonra Nuh Peygamber'in gemisinin karaya oturduğu yer Ağrı Dağı'dır. Nuh’un Kayıp Kenti ve Nuh’un Gemisi’nin İzi olarak adlandırılan alanların bu kutsal anlatının geçtiği yerler olduğuna inanılır. 

    Hamur Kümbeti

    Hamur ilçesinde yer alır. Osmanlılar döneminde 1802 yılında İbrahim Paşa tarafından yaptırılan kümbet, iki bölümden oluşur. Giriş avlusundaki mezar, İbrahim Paşa’nın kardeşi Yusuf Bey’e aittir.

    Eski Türk ve İran mezar geleneğinin yakın tarihe kadar devam ettiğini gösteren Hamur Kümbeti, mimari yönüyle Selçuklu kümbetlerinden ayrılır. Giriş kapısı ahşap olan kümbetin gövde kısmı dikdörtgen biçimdedir. 

    Meya Mağaraları

    Diyadin ilçe merkezine 12 km uzaklıktaki Günbuldu Köyü’nde bulunan Meya Mağaraları, kayalara oyularak yapılmış eski bir yerleşim ve medeniyet merkezidir. Değişik inanç ve kültürlerin izlerini taşıyan mağaralarda; su kanalları, mezarlar, kilise kalıntılarının yanında at, koç ve koyun motifli taş heykeller bulunmuştur. 

    Toprakkale Cami

    Eleşkirt ilçesi yakınlarında Toprakkale Köyü’nde bulunan ve Urartular döneminde yapıldığı bilinen kalenin bazı duvar kalıntıları ve burçları günümüze kadar gelmiştir. Höyüğün eteklerinde yer alan cami ise 12,5 x 12,5 m ölçülerinde kare planlı, sivri kemerli, tek kubbeli ve minaresiz bir yapıdır. 

    Aznavur Tepe Ören Yeri

    Patnos Kalesi olarak da bilinir. Urartular dönemine ait antik bir kent olan Aznavur Tepe, mimarisiyle Urartulardan günümüze ulaşan en önemli kalıntılardandır.  

    Girik Tepe Ören Yeri

    Ağrı'daki tarihî kalıntıların en eskilerinden olup Patnos'un bir km güneydoğusunda yer almaktadır. Girik Tepe, Urartular döneminde Kral Menua ve oğlu I. Argişti dönemlerinde kurulmuştur. Değirmen Tepe olarak da bilinir. Tepe, 15 metre yükseklikte bir höyüktür.